21 Şubat 2012 Salı

Popun Yeni Kraliçesi


Türkiye'de gerçekten yetenekli insanlar var, hepimiz farkındayızdır her halde. İşte bunlardan biri de "Popun Yeni Kraliçesi" olarak anılan "Sıla".

Gerçekten de bu kıza ne desek az. İsteyen Kraliçe desin isteyen Prenses dedi ne derlerse desinler ama tek bir gerçek var bu kız krallara layık işler çıkartıyor. Bir buçuk yıl önce çıkarttığı "Konuşmadığımız Şeyler Var" albümü belki de şu ana kadar yapılmış en iyi Türk Albümlerinden biri. İçinden 5 tane uzun soluklu liste başı Hit çıkarttı, şu sıralar dünyayı kasıp kavuran Adele ile bir farkı yok benim gözümde. Ses deseniz gerçekten ama gerçekten harika, şarkılar deseniz duygularımıza tercüman. Her şeyiyle gerçekten leziz işler çıkartıyor, dinleyicisine tam bir müzik ziyafeti sunuyor.

Şimdilerde yeni klip şarkısı "Tam da Bugün" tam olarak bizlere duygu fırtınası yaşatıyor. Bitmiş bir ilişkide hemen hemen herkesin düşündüğü şeyleri dile getiriyor, bu da yetmezmiş gibi müthiş bir alt yapıyla harmanlıyor. Her anlamda bize gerçek bir tat veriyor.

Hala almamış olanlara efsane albümü "Konuşmadığımız Şeyler Var"ı almalarını tavsiye ederim, çıkalı bir buçuk yıl olsa da Sıla bu albümden daha çok ekmek yiyeceğe benziyor.

Belki de Böylesi İlk Defa Oldu.


Türkiye bildiğimiz üzere bir çok uyarlama dizi senaryosuyla karşılaştı. Bu dizilerin çoğu orjinallerinin başarısız birer taklidi olmaktan ileri gitmedi. Gereksiz abartmalar, karakter uyumsuzlukları ve ütopik davranışlar dizilerin tutmamasına, yayından kaldırılmasına sabep oldu. Tabi bu talihsiz uyarlamalar yüzünden, her uyarlama dizi başarısız olacak gibi bir yorumda bulunamayız, zira karşımızda Umutsuz Evkadınları var.

Amerika'da reytingleri kasıp kavuran ve yıllarca en çok izlenen diziler arasında kendine değişmez bir yer edinen Umutsuz Evkadınları bu yayın sezonunda Türkiye uyarlamasıyla karşımıza çıktı. Kanal D'de pazar akşamları izlediğimiz dizi, hem işleyiş hem de senaryo bakımından eleştirmenlerden tam not aldı. Genel çerçevede orjinaline yakın bir konu işleyişi çizse de başarılı bir Türkiye uyarlaması oldu. Karakterler her anlamıyla Türkleştirildi. Hareketler, replikler, karakterler birer birer Türkiye koktu. Modern ailelerden oluşan bir mahallede abartıya kaçmadan yaşanan komik, heyecanlı, trajik olaylar ard arda fakat sıkmadan önümüze serildi.

Daha önceki uyarlama dizilerde kullanılan "Adamım, Hey dostum, Canın Cehenneme, Aman Tanrım" gibi amerikanvari kelimeler yerine halkın kullandığı repliklerin yerleştirilmesi, karakterlerin her birinin ayrı mesajı taşıması diziyi daha da izlenir kıldı. Karakter açısından bakarsak ta karşımıza hoş bir tablo çıktı. Dizide Elif karakteri, kariyerinden evliliği için vazgeçmiş, çok çocuklu modern bir kadını; Nermin karakteri, temizlik hastası, sert ama iyi kalpli, maharetli bir ev kadınını; Yasemin karakteri, neşeli, sakar, beceriksiz bir dul kadını; Zeliş karakteri, zor bir genç kızlık yaşamış ve evlenerek rahata kavuşmuş, süslü ve zengin bir kadını; Emel karakteri de erkek avcısı, şen şakrak ama biraz fesat bir şen dulu çok iyi bir şekilde temsil etti.

İşte yukarıda saydığım tüm bu sebeplerden ötürü gerçekten izlenilesi bir dizi.

19 Şubat 2012 Pazar

Uyuşturucu Artık Normal mi Oldu?

Tüm dünya sansasyonel bir haberle çalkalandı. Efsane olmuş sanatçı Whitney Houston Los Angeles'te bir otel odasında ölü bulundu. Bu ölüm tüm sevenlerini yasa boğdu. Adını pek duymayanlar bile I Will Always Love You adlı şarkıyı mırıldanınca onun kim olduğunu anladı, zira öyle bir ses dünyaya çok sık gelmiyordu.

Ölüm sebebi olarak hemen alkol, uyuşturucu, antidepresanlar sıralandı çünkü erkesin aklına onlar geliyordu. Bütün bunlar konuşulurken insanlar hemen benzer bir vakayı hatırladı. Birkaç ay önce kaybettiğimiz Amy Winehouse'u. Büyük yeteneklerden biri olan ve evinde ölü bulunan çılgın sanatçı içinde ölüm haberi duyulur duyulmaz aynı şeyler sıralanmıştı.

Amerikan sanat dünyasında artık alışılmış bir hale gelen "Ölü Bulunma" olayları adeta normal bir şeymiş gibi karşılanmaya başlandı. Bu ülfetin ne denli büyük bir sorun olduğunu farkeden çok az kişi bulunuyor. Özellikle gençlerimizin idol olarak kabul ettiği birçok sanatçı uyuşturucu, alkol gibi maddelerin etkisi altında yaşıyor, şarkı söylüyor, sahneye çıkıyor. Skandalların ucu bucağı kalmıyor, insanlar her seferinde bunları sefil bir alışkanlıkla karşılıyor. Gençlerimize adeta bunların doğal şeyler olduğu fikri aşılanıyor.

Dünya üzerinde belki de en büyük etkiye sahip şey Medya iken, medyanın bize bunları "Olur öyle şeyler" olarak göstermesi bizi daha da yaşanmaz bir dünyaya sürüklüyor. Bu konuda bazı adamakıllı adımlar atılmamış da değil. Birleşik Devletlerde bazı gazeteciler yazılarında bu gibi durumlara tepki göstermeye başladı. Bu konuda verilen olumlu örneklerden biri de Britney Spears.

Kariyerinin zirvesindeyken bir anda Skandallar Prensesi olarak anılmaya başlayan Spears son yıllarda adeta küllerinden doğma deyiminin ne anlama geldiğini gösterdi. Herkesin "Artık Bitti." dediği bir anda tekrar liste başı olmayı başardı. Uyuşturucudan kurtuldu, çocuklarıyla daha yakından ilgilenmeye başladı. Tüm dünyaya saçlarını kazıttığı o rezil günlerden, Womenizer, Hold It Against Me gibi liste başı şarkılar söylediği güzel günlere gelişi örnek oldu.

Sonuç olarak tüm sanat dünyasının bir an önce bu sefillikten kurtulup, küllerinden dirilmesini temenni ediyorum.

Roma'da Düğün Zırvası

Son zamanlarda pek moda olan bir şey var. Sosyete tayfası yada ünlüler camiası olarak tabir ettiğimiz insanlar kümesi Roma'da Düğün kavramına pek bir sıcak bakar oldular.Son zamanlarda da bilindiği üzere Cem Yılmaz ve nişanlısı Ahu Yağtu'nun Roma planı. Şimdi bu konuya bir de farklı açıdan bakalım.

Roma: Katolik dünyasının binlerce yıllık başkenti olan şehir. İçinde Vatikanı barındırıyor, Papa'nın yaşadığı yer. Bizim ünlülerimizde gösteriş, hava veya marjinallik olsun diye oradaki kiliselere paralar bayılıp düğün yaptırıyor. Düşünce anlayışına bakar mısınız? %99'u Müslüman olan yüzyıllarca Hilafet'e ev sahipliği yapmış olan bu toprağın insanları da Roma'da Düğün yaptıran sosyetiklerimizi ağızlarının suyu aka aka izliyor.

Cem Yılmaz ve Ahu Yağtu'nun durumuna gelirsek işler daha da karışıyor. Çiftin düğün için Roma'dan ani bir kararla vazgeçişi ve bu durumu sadece para konusuna bağlayışları ne kadar doğru tam olarak bilinmiyor. Ama herkesin emin olduğu bir şey var ki Cem Yılmaz'ın 80.000 $ için düğün planını iptal etmeyeceği.

Yılmaz-Yağtu çiftinin düğünü iptal etmesinin altına bir çok farklı sebep yattığı aşikar. Roma'da yapılacak sosyetik düğünün orta halli bir aile olan Yağtu ailesi tarafından hoş karşılanmadığı, mekanın klise olma ihtimalinin bile tepki çektiği söylentiler arasında. Umarım tüm ünlüler camiası farklı olmak, hava atmak, olay yaratmak amacıyla Türk yaşantısına uymayan zırvalarla karşımıza çıkmaz, Yağtu ailesinin hareketini kendilerine frenleyici bir emsal olarak alır.